Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

assigned end; conclusion

listen to the pronunciation of assigned end; conclusion
English - Turkish

Definition of assigned end; conclusion in English Turkish dictionary

date
tarih

Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi.. - My water broke on the evening of the predicted birth date.

Piknik için tarih belirleyelim. - Let's fix the date for the picnic.

date
hurma/flör
date
{f} tarih koy
date
arkadaş

Bugün erkek arkadaşımla çıkıyorum, bu yüzden bu sabahtan beri çok iyi bir ruh hali içindeyim. - I'm going on a date with my boyfriend today, so I've been in a very good mood since this morning.

Bu gece eski bir kız arkadaşımla bir buluşmam var. - I have a date tonight with an old girlfriend.

date
hurma

Hurmayı bademle beraber yemeyi severim. - I like to eat a date with almonds.

Hangisini tercih edersin, kuru üzüm, kuru erik veya hurma mı​​? - Which do you prefer, raisins, prunes or dates?

date
flört etmek

Sami, Leyla'yla flört etmek istiyordu. - Sami wanted to date Layla.

date
(Aİ) flört
date
{i} flört, flört edilen kişi
date
{f} bayatlamak
date
{f} zamanını belirlemek
date
{f} eskimek
date
{f} eskiden kalmak
date
tari

Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi.. - My water broke on the evening of the predicted birth date.

Ben tarihi yarın geceye değiştirmek istiyorum. - I'd like to change the date to tomorrow night.

date
{f} tarih koymak, tarih atmak
date
It dates from a thousand Milâttan bin sene evvelden kalma bir eserdir
date
(fiil) tarih atmak, zamanını belirlemek; çıkmak (Argo), flört etmek, buluşmak; eskiden kalmak, eski bir tarihten geliyor olmak, eskimek; bayatlamak
date
{f} tarihlendirmek
date
{f} buluşmak

Yakında buluşmak için bir randevu verdik. - We made a date to meet soon.

Mary John'la buluşmak için çıksa, Tom kesinlikle memnun olmaz. - Tom certainly wouldn't be pleased if Mary went out on a date with John.

date
{i} vade
English - English
date