O, onun büyük bir bilim adamı olma hırsını anladı.
 - She realized her ambition to become a great scientist.
Hırs onu cinayete sürükledi.
 - Ambition drove him to murder.
Bu benim yaşam tutkum.
 - This is my life's ambition.
Ay'a gitmek Tom'un tutkusudur.
 - It is Tom's ambition to go to the moon.
Mary hırslı bir adamla evlenmek istiyordu.
 - Mary wanted to marry a man with ambition.
Senin hırsların nedir?
 - What are your ambitions?
Mary hırslarını gerçekleştireceğini söylüyor.
 - Mary says she will follow through on her ambitions.