English - Turkish
Definition of anything that makes for an easier life in English Turkish dictionary
- convenience
- uygun zaman
Sen uygun zaman için ödüyorsun.
-You pay for convenience.
- convenience
- {i} elverişlilik
- convenience
- {i} uygunluk
- convenience
- {i} müsait oluş
- convenience
- at your convenience size uygun gelen bir zamanda
- convenience
- çıkar
- convenience
- umumi tuvalet
- convenience
- rahat
Lüks ve rahatlık mutluluğa eşit değildir.
-Luxury and convenience do not equate to happiness.
- convenience
- {i} yarar
Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
-I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
Kamu yararına saygı duyulmalıdır.
-The public convenience should be respected.
- convenience
- {i} hayatı kolaylaştıran şey
- convenience
- uygunluk/rahat
- convenience
- {i} çoğ. konfor
- convenience
- rahatIık
- convenience
- münasip oluş
- convenience
- {i} uygunluk, rahatlık, kolaylık, elverişlilik
- convenience
- {i} tuvalet [brit.]
- convenience
- (Mukavele) uygunluk, kullanılabilirlik
- convenience
- (isim) uygunluk, elverişlilik, müsait oluş; yarar, kazanç; hayatı kolaylaştıran şey, kolaylık; tuvalet [brit.]
Related Terms
English - English
Definition of anything that makes for an easier life in English English dictionary
- convenience
Fast food is popular because of its cost and convenience.
anything that makes for an easier life
Hyphenation
a·ny·thing that makes for an eas·i·er lifeTurkish pronunciation
enithîng dhıt meyks fôr ın iziır layfPronunciation
/ˈenēˌᴛʜəɴɢ ᴛʜət ˈmāks ˈfôr ən ˈēzēər ˈlīf/ /ˈɛniːˌθɪŋ ðət ˈmeɪks ˈfɔːr ən ˈiːziːɜr ˈlaɪf/
Resimler
History
Favorites