Bunun yerine okyanusa bakan bir oda istiyorum.
- I'd like a room facing the ocean instead.
Bunun yerine sana başka sorununda yardım edeyim.
- Let me help you with your other problem instead.
Tom Boston'a transfer edilecekti fakat onun yerine onu kovmaya karar verdiler.
- Tom was going to be transferred to Boston, but they decided to fire him instead.
Onun yerine kart oynayalım.
- Let's play cards instead.
Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine tüm zamanını pachinko oynayarak geçiriyor.
- You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.
- Go out and breathe some fresh air instead of watching TV.