angestellte

listen to the pronunciation of angestellte
English - Turkish

Definition of angestellte in English Turkish dictionary

officer
{i} memur

Bir polis memuru onunla konuşuyor. - A police officer is talking to her.

Noktada on polis memuru vardı. - There were ten police officers on the spot.

officer
subay

Donanma subayları beyaz üniformalar giyer. - Officers of the navy wear white uniforms.

Bir general yüksek rütbeli bir subaydır. - A general is a high-ranking military officer.

employed
(Ticaret) çalışan (kimse)
employed
işe alınan
employees
(Bilgisayar,Ticaret) çalışanlar

O, çalışanlarına iyi davranır. - He treats his employees well.

Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum. - I require absolute loyalty of my employees.

officer
(Askeri) SUBAY: Silahlı kuvvetlerin herhangi birinde subaylık veya astsubaylık niteliğini haiz şahıs. Ayrıca bakınız: "commissioned officer"
employed
(Ticaret) işi olan
employees
işçiler

Tom işçilerine cömert davranır. - Tom treats his employees generously.

İşçilerimiz buz fırtınasının neden olduğu hasarı onarmak için gece gündüz çalışıyorlar. - Our employees are working around the clock to fix the damage caused by the ice storm.

officer
görevli

Tom bir güvenlik görevlisidir. - Tom is a security officer.

Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti. - The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.

officer
nöbetçi subay
officer
officer of the day o günün komutanı
officer
zabit
officer
filo komutanı
officer
health officer sağlık memuru
officer
subaylarını atamak komuta etmek
officer
{i} polis memuru

O bir polis memuru oldu. - He became a police officer.

Polis memuru düdüğünü çaldı. - The police officer blew his whistle.