O Taro'nun erkek kardeşi.
 - He is Taro's brother.
Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
 - My little brother is watching TV.
Endişeler onu hızla yaşlandırdı.
 - Worries aged him rapidly.
Sen bir günde yaşlanmadın.
 - You haven't aged a day.
Matt Rita'nın kayınbiraderi.
 - Matt is Rita's brother-in-law.
Kayınbiraderim önemsiz konulardan kolayca sinirlenir.
 - My brother-in-law easily loses his temper from trivial matters.
Dört buçuk yaşında yüzmeyi öğrendim.
 - I learned to swim aged four and a half.
Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü.
 - Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.
Bugün Tom'un erkek kardeşiyle birlikte sinemaya gideceğim.
 - Today I'll go to the cinema with Tom's brother.
Erkek kardeşinle birlikte okula gittim.
 - I went to school with your brother.