an-eye

listen to the pronunciation of an-eye
English - Turkish

Definition of an-eye in English Turkish dictionary

optic
(İnşaat) görsel

Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun. - Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.

glim
mum
glim
ışık

Karanlık pencereden gelen bir ışık pırıltısı vardı. - There was a glimmer of light from the dark window.

optic
gözle ilgili
ee
assignee veya payee kelimelerinde olduğu gibi bir fiile hedef olan kimseyi gösteren ek
ee
bazen or ile karışıp"yapan" anlamına gelir
glim
{i} fener
glim
argo ışık
glim
{i} ışık kaynağı
glim
Douse the glim argo Lambayı söndür Lambaya püf de !
glim
{i} lâmba

Lambanın ışığı siste parıldıyordu. - The light of the lamp glimmered in the fog.

glim
{i} göz

Çıplak gözle hâlâ imkansız. Ona dürbünle bakabilirsin. - It's still impossible with the naked eye. With binoculars you might be able to glimpse it....

Sis perdesinin arasından, kendi geleceğim gözüme ilişti. - In looking through the mist, I caught a glimpse of my future.

optic
(Tıp) (al) Görmeğe ait, görme ile ilgili, optik, opticus
optic
dili göz
optic
(sıfat) optik, göz, görüş, görme
optic
göz

Bu ürünle birlikte optik aletlerin kullanımı göz tehlikesini artıracaktır. - The use of optical instruments with this product will increase eye hazard.

optic
{s} optik, görsel
optic
göze veya görme duyusuna ait
optic
{s} görüş
English - English
optic
ee
glim