Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
 - Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
Don't change sentences that are correct. You can, instead, submit natural-sounding alternative translations.
 - Doğru olan cümleleri değiştirmeyin. Yerine doğal görünen alternatif çeviriler ekleyebilirsiniz.
He proposed an alternate plan.
 - O, alternatif bir plan önerdi.
Books are my alternate reality.
 - Kitaplar benim alternatif gerçekliğimdir.
I suppose we have no choice.
 - Sanırım alternatifimiz yok.
I gave Tom no choice.
 - Tom'a hiçbir alternatif sunmadım.
A low pressure area covers all of Scandinavia with alternating wind and rain.
 - Bir alçak basınç alanı rüzgar ve yağmur alternatifi ile İskandinavya'nın tümünü kapsar.