His speech met with enthusiastic applause.
- Onun konuşması coşkulu alkışlarla karşılandı.
The soprano received thunderous applause for her performance.
- Soprano performansı için şiddetli alkış aldı.
She cheered for her favorite horse.
- O favori atını alkışladı.
They cheered the young Americans.
- Onlar genç Amerikalıları alkışladılar.
Why are people clapping?
- İnsanlar niçin alkışlıyor?
Tom stopped clapping.
- Tom alkışlamayı durdurdu.
Tom clapped his hands.
- Tom ellerini alkışladı.
The crowd gave the winner a big hand.
- Kalabalık kazananı coşkuyla alkışladı.
The audience clapped when the concert was over.
- Konser bittiğinde seyirci alkışladı.
A few people clapped after his lecture.
- Onun konferansından sonra birkaç kişi alkışladı.
They acclaimed him emperor.
- Onu alkışlarla imparator ilan ettiler
The player was acclaimed by the fans.
- Oyuncu fanatikleri tarafından alkışlandı.
I could hear everybody cheering.
- Herkesin alkışladığını duyabiliyordum.