Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

act of a person or thing that loads; something loaded, burden

listen to the pronunciation of act of a person or thing that loads; something loaded, burden
English - Turkish

Definition of act of a person or thing that loads; something loaded, burden in English Turkish dictionary

loading
yükleme

Kamyonu yüklemeye hazırız. - We're ready to begin loading the truck.

Tom kamyona yükleme yapmayı bitirdi. - Tom finished loading the truck.

loading
(Askeri) YÜKLEME: Birliklerin, teçhizatın ve ikmal maddelerinin gemilere, uçaklara, trenlere, kara nakil araçlarına ve diğer nakil araçlarına konması işlemi. Bak. "administrative loading", "block stowage loading", "bulk loading", "cargo", "combat loading", "commercial loading", "commodity loading", "convoy loading", "cross-loading (personnel) ", "endurance loading", "horizontal loading", "preload loading", "rail loading", "selective loading", "unit loading", "vertical loading"
loading
doldurma
loading
sürşarj
loading
ek maliyet
loading
{f} yükle

Tom silahını yüklemeye başladı. - Tom started loading the gun.

Tom kamyona yükleme yapmayı bitirdi. - Tom finished loading the truck.

loading
ağırlaşması veya kalınlaşması için herhangi bir şeye katılan madde
loading
{i} yük

Gemiye ham petrol yüklüyorlar. - They're loading crude oil onto the ship.

Şimdi gemiye kömür yüklüyorlar. - They are loading coal into a ship now.

loading
masrafları karşılamak için prime eklenen miktar
loading
{i} film takma
English - English
{i} loading
act of a person or thing that loads; something loaded, burden
Favorites