Tom'a Mary ile ilgili ne düşündüğünü sordum.
 - I asked Tom what he thought of Mary.
Tom bana intiharla ilgili düşüncelere sahip olduğunu asla söylemedi.
 - Tom never told me he was having suicidal thoughts.
O, çok düşünceli bir kişidir.
 - He is a very thoughtful person.
O çok düşünceli ve sabırlı.
 - She is very thoughtful and patient.
Ben onun babası olduğunu düşündüğüm adam tam bir yabancı olduğunu kanıtladı.
 - The man who I thought was his father proved to be a perfect stranger.
Bir şarkıcı olduğunu düşündüğüm kız farklı bir kişi olduğunu kanıtladı.
 - The girl who I thought was a singer proved to be a different person.
Yeni bir anlaşmayı görüşmek için buraya geldiğimizi düşündüm.
 - I thought we came here to discuss a new deal.
Tom görüşünü kaybettiğini düşündüğünü söyledi.
 - Tom told me that he thought he was losing his sight.
Bir yılanı sadece düşünmek beni titretiyor.
 - The mere thought of a snake makes me shiver.
Hiçbir müzisyen o müziği cenaze töreninde çalmayı düşünmezdi.
 - No musician would have thought of playing that music at the funeral.
Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir.
 - Europa and Enceladus are thought to have an ocean of liquid water beneath their surface.
Çekici kadınların genellikle aptal olduğu düşünülmektedir.
 - Attractive women are often thought to be dumb.
Düşüncelerini kağıda döktü.
 - She put down her thoughts on paper.
Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.
 - Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned.
Ben onun seni sevdiğini sanıyordum, ama gerçekte, o başka bir kız seviyordu.
 - I thought he loved you, but as it is, he loved another girl.
Seni tanıdığımı sanıyordum.
 - I thought I knew you.