Turkish - English
Definition of aboneler in Turkish English dictionary
- constituency
- (Bilgisayar) subscriber
- abone
- subscriber
You've earned yourself a subscriber!
-Kendinize bir abone kazandınız!
My sister is subscriber of a fashion magazine.
-Kız kardeşim bir moda dergisinin abonesidir.
- abone
- party
- abone
- (Bilgisayar) subscribed
Have you subscribed to any newspapers or journals?
-Herhangi bir gazeteye ya da dergiye abone oldun mu?
I subscribed to a newspaper.
-Ben bir gazeteye abone oldum.
- abone
- subscription
I have a subscription to Time.
-Time'a bir aboneliğim var.
Have you taken out a subscription to any magazine?
-Herhangi bir dergi için abonelik aldın mı?
- abone
- subscribes to
- abone
- etc
- abone
- holder of a season ticket
- abone
- one who signs up to receive a service or publication i.e. magazine
- abone
- person who has contracted with a public utility for its services, user, consumer
- abone
- subscription; subscriber
- abone
- (Konuşma Dili) (a) regular, (a) habitué
- abone
- newspaper
Have you subscribed to any newspapers or journals?
-Herhangi bir gazeteye ya da dergiye abone oldun mu?
I subscribe to two newspapers.
-Ben iki gazeteye aboneyim.
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of aboneler in Turkish Turkish dictionary
- ABONE
- (Osmanlı Dönemi) Fr. Gazete ve dergi gibi yayınlara peşin para vererek muayyen bir zaman için müşteri olan kimse
- Abone
- (Hukuk) KESENE
- abone
- Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapan kimse
- abone
- Peşin parayla, bir şeye belli bir süre için alıcı olan kimse
- abone
- Sürdürümcü
- abone
- Bir yere gitmeyi alışkanlık durumuna getiren (kimse)
- abone
- Bir yere gitmeyi alışkanlık durumuna getiren
- abone
- Bir şeyi sürekli olarak kullanmak için hizmeti verenle sözleşme yapma işi
- abone
- Parasını önceden ödeyerek süreli yayınları alıcı olma işi
- abone
- önceden ödemede bulunarak süreli yayınlara alıcı olma işi
Related Terms
aboneler
Hyphenation
a·bo·ne·lerResimler
History
Favorites