Masada dolu ağızla konuşmamalısın.
 - You shouldn't speak with your mouth full at table.
Utanmadan onu ağızdan öptü.
 - She kissed him without shame, on the mouth.
Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.
 - Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him.
Tom bir şey söylemek için ağzını açtı.
 - Tom opened his mouth to say something.
Tom bir şey söylemek için ağzını açtı ama Mary sözünü kesti.
 - Tom opened his mouth to say something, but Mary interrupted him.
Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.
 - If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut.