Ben senin ince zekana sahip değilim.
- I don't have your wit.
İnce espri konuşmaya lezzet verir.
- Wit gives zest to conversation.
O kitabı yazan kişi hem mizah hem de ince espriye sahiptir, değil mi?
- The person who wrote that book is possessed of both humour and wit, isn't he?
Tom sık sık nükte yapar.
- Tom frequently makes witty remarks.
Tom her zaman nükte yapıyor.
- Tom is always making witty remarks.
Tom seninle dövüşmeyecek kadar akıllıdır.
- Tom knows better than to fight with you.
Çılgınlık yapmadan yaşayan insan düşündüğü kadar akıllı değildir.
- Who lives without folly is not so wise as he thinks.
Yerli bir konuşucuyla Fransızca öğrenmek istiyorsan, lütfen benimle irtibat kur.
- If you'd like to study French with a native speaker, please contact me.
Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız.
- If your company primarily does business with America, then you should be studying English with a native speaker from America.
Tom'un ebeveynleri olmadan müzeye girmesine izin verilmeyeceğinin farkında olmamasının pek mümkün olmadığını düşünüyorum.
- I think it's highly unlikely that Tom was not aware that he wouldn't be allowed to enter the museum without his parents.
O farkında olmadan Tom'un arka kapısında sızdım.
- I just snuck in Tom's back door without him noticing.
Bilişimsel dil bilimi eğitimi yapmak için çeşitli dilleri bilmek gerekli, ancak, insan bilgisayarların kullanımı da bilmelidir.
- In order to study computational linguistics it's necessary to know various languages, however, one also has to be familiar with the use of computers.
Bu öğleden sonra kimle birlikte olduğunu bilmek istiyorum.
- I want to know who you were with this afternoon.
Yani benim fikrimin nesi var?
- So what's wrong with my idea?
Bu sabah depomu benzinle doldurduğumda, litresi 135 yene mal oldu yani galonu 6.55 dolar.
- When I filled my tank with gasoline this morning, it cost ¥135 per liter which is $6.55 per gallon.
Onun zekası ve deneyimi onun sorunla baş etmesini sağladı.
- His intelligence and experience enabled him to deal with the trouble.
Ortalama zekada birisi bunu anlayabilir.
- A person with average intelligence would understand that.
İyi bir espri anlayışı zor dönemlerle başa çıkmana yardımcı olacaktır.
- A good sense of humor will help you deal with hard times.
Bazı normlarla ilgili temel bir anlayış olmadan, iletişim mümkün değildir.
- Without a basic understanding of certain norms, communication is impossible.
The opportunity was right in front of you, and you didn't even have the wit to take it!.
Where she has gone to is beyond the wit of man to say.
He's gone completely out of his wits.
My father had a quick wit and a steady hand.
She looked through these to God and was God’s priest.
The best man's speech was hilarious, full of wit and charm.