Ben onun duygularını incitmiş olabilirim.
 - I may have hurt his feelings.
Onun duyguları kolayca incinir.
 - Her feelings are easily hurt.
Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı.
 - He stayed in bed because he wasn't feeling well.
Tom'un iyi hissetmediğini derhal söyleyebilirim.
 - I could tell right away that Tom wasn't feeling well.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
 - We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
Ben çok iyi hissetmiyorum.
 - I'm not feeling too well.
Bu sabah kendimi çok hasta hissederek uyandım.
 - I awoke this morning feeling very ill.
Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.
 - Feeling the house shake, I ran outside.
Sanırım onun duygularını incittim.
 - I think I hurt his feelings.
Sanırım Tom'un duygularını incittin.
 - I think you've hurt Tom's feelings.