a set of ordered tuples retrievable by a relational database; a table

listen to the pronunciation of a set of ordered tuples retrievable by a relational database; a table
English - Turkish

Definition of a set of ordered tuples retrievable by a relational database; a table in English Turkish dictionary

relation
ilişki

Sanırım John'un Jane ile olan ilişkilerini çok fazla okuyorsun. - I think you're reading too much into John's relationship with Jane.

O ülke, Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkileri kesti. - That country broke off diplomatic relations with the United States.

relation
ara

Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor? - How are relations between the two of them going?

O iki problem arasında herhangi bir yakınlık görmüyorum. - I don't see any relation between the two problems.

relation
naklediş
relation
takıntı
relation
aidiyet
relation
akraba

O benimle akraba değil. - He is no relation to me.

O onlarla akrabalığını bozdu. - He broke relations with them.

relation
bağıntı
relation
{i} bağ

En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır. - Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.

relation
{i} söyleme
relation
{i} bağlantı
relation
{i} anlatma
relation
akrabalar
relation
{i} oran
relation
(Tıp) İlgi, ilişki, münasebet
relation
{i} ilgi

Tom bir ilişkiyle ilgilenmiyor. - Tom isn't interested in a relationship.

Tom'la ilişkim seni ilgilendirmez. - My relationship with Tom is none of your business.

relation
relations i
relation
{i} nispet
relation
bağıntı,ilişki
English - English
relation

This relation uses the customer's social security number as a key.