Hayatın günlük rutininden usandım.
 - I am tired of the day-to-day routine of life.
O rutin bir prosedür.
 - It's routine procedure.
Öncüleri bir takım engellerin üstesinden geldiler.
 - The pioneers overcame a set of obstacles.
Tom her zaman onun arabasındaki sandıkta bir set atlama kabloları saklar.
 - Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.
Her zamanki gibi olacağını umuyorduk, ama sıra dışı bir durumla karşılaştık.
 - We expected the routine, but we got the extraordinary.
Programı önceden bildiğine eminim.
 - I'm sure you already know the routine.