a series of interconnected things

English - Turkish

Definition of a series of interconnected things in English Turkish dictionary

Related Terms

chain

(Mühendislik) zincir

Köpek zincirlenmelidir. - The dog should be on a chain.

Tutsak zincirle bağlıydı. - The prisoner is in chains.

chain

{i} sınırlama

chain

{f} kayıt altına almak

chain

{i} silsile (dağ)

chain

{i} silsile

a series of

bir dizi

chain

(Askeri) kod serisi

chain

{f} zincirle bağla

Sami, Leyla'ya zincirle bağladı. - Sami shackled Layla with a chain.

chain

elini kolunu bağlamak

chain

zincirlemek

Kendimi şu ağaca zincirlemek istiyorum. - I want to chain myself to that tree.

chain

zincirle bağlamak

chain

{f} zincire vurmak

chain

{i} ölçme zinciri

chain

seri

chain

chain belt zincir kayış

chain

{f} zincirle

Tutsak zincirle bağlıydı. - The prisoner is in chains.

Yoğun trafikteki zincirleme bir kazaydı. - There was a chain-reaction crash during rush hour.

chain

(isim) zincir, dizi, silsile, boyunduruk, sınırlama, ölçme zinciri

English - English

Definition of a series of interconnected things in English English dictionary

chain

This led to an unfortunate chain of events.

Hyphenation

a se·ries of interconnected things

Turkish pronunciation

ı sîriz ıv întırkınektîd thîngz

Pronunciation

/ə ˈsərēz əv ˌəntərkəˈnektəd ˈᴛʜəɴɢz/ /ə ˈsɪriːz əv ˌɪntɜrkəˈnɛktɪd ˈθɪŋz/