Her şey değişmek üzere.
 - Everything's about to change.
Ben sadece işlerin değişmek zorunda olmamasını diliyorum.
 - I just wish things didn't have to change.
Tren geç vardığı için onlar programını değiştirmek zorunda kaldılar.
 - They had to change their schedule because the train arrived late.
Onu değiştirmek istiyorum.
 - I want to change that.
Programımızda bir değişiklik yapamayız.
 - We cannot make a change in our schedule.
Havada ani bir değişiklik vardı.
 - There was a sudden change in the weather.
Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
 - Physical changes are directly related to aging.
Ben taslakda bazı değişiklikler yapmak istiyorum.
 - I'd like to make some changes in the draft.