Tadashi yumuşak bir sese sahip.
 - Tadashi has a soft voice.
Ayakkabılar, deriye benzeyen yumuşak bir malzemeden yapıldı.
 - The shoes were made of some soft stuff that looked like leather.
Tom Mary ile yumuşakça Fransızca konuştu.
 - Tom spoke softly to Mary in French.
Leyla, Sami'yi yumuşakça ağzından öptü.
 - Layla kissed Sami softly on the mouth.
O yumuşaklık hissi veriyor.
 - It is soft to the touch.
Hiç alkolsüz içeceğin var mı?
 - Do you have any soft drinks?
O, zayıflamak için alkolsüz içecekler yerine su içmeye karar verdi.
 - She decided to drink water instead of soft drinks in order to lose weight.