Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
 - He knows a lot about foreign affairs.
O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
 - It was a one-sided love affair.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
 - It was a very passionate love affair.
İşlerine karışmaya niyetim yok.
 - I have no intention of meddling in your affairs.
Öldüğün zaman, senin işlerine ben bakacağım.
 - I'll look after your affairs when you are dead.
O, korkunç bir olaydı.
 - It was a terrible affair.
Onlar olayı araştıracak.
 - They are going to investigate the affair.
Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor.
 - This whole affair is giving me a headache.
Bütün mesele hakkında gizemli bir hava vardı.
 - There was an air of mystery about the whole affair.
Olay hakkında konuşmak istemiyor musun?
 - Don't you want to talk about the affair?
Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.
 - The affair cost me many sleepless nights.
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
 - He knows a lot about foreign affairs.
He used a hook-shaped affair with a long handle to unlock the car.