English - Turkish
Definition of a linear texture of a material or surface in English Turkish dictionary
- grain
- {i} tanecik
- grain
- (Mühendislik) tane
Bir sahilde kum tanelerinin sayısı hesaplanabilir.
-The number of grains of sand on a beach is calculable.
Bir pirinç tanesini bile harcamamamız gerekir.
-We shouldn't waste even one grain of rice.
- grain
- tahıl
ABD'den tahıl ithal ederiz.
-We import grain from the United States.
Her yıl Kanada'dan tahıl ithal ederiz.
-We import grain from Canada every year.
- grain
- greyn
- grain
- (Gıda) hububat tanesi
- grain
- (Tekstil) kumaş çizgisi
- grain
- zerrecik
- grain
- parça
- grain
- zerre
Onun hikayesinde bir zerre gerçek yok.
-There is not a grain of truth in his story.
- grain
- tohum
Çiftçiler, tahıl tohumlarını ilkbaharda ekerler.
-Farmers sow grain seeds in spring.
- grain
- mermer taklidi boyamak
- grain
- {f} damarlı yapmak
- grain
- {i} (arpa, buğday, mısır v.b.) tane: three grains of wheat üç buğday tanesi
- grain
- {i} (bir ağaç parçasının içindeki)
- grain
- (isim) tane, tahıl, tanecik, zerre, granül, damar, çizgi, damarlı yüzey
- grain
- ağaç damarlarını taklit edercesine boyamak
- grain
- {i} damarlı yüzey
- grain
- (Tıp) Eczacı tartısında 0.065 gram
- grain
- hububat,tohum
Related Terms
English - English
Definition of a linear texture of a material or surface in English English dictionary
- grain
a linear texture of a material or surface
Hyphenation
a lin·e·ar tex·ture of a ma·te·ri·al or sur·faceTurkish pronunciation
ı lîniır teksçır ıv ı mıtîriıl ır sırfısPronunciation
/ə ˈlənēər ˈteksʧər əv ə məˈtərēəl ər ˈsərfəs/ /ə ˈlɪniːɜr ˈtɛksʧɜr əv ə məˈtɪriːəl ɜr ˈsɜrfəs/
Resimler
History
Favorites