Lambanın ışığı siste parıldıyordu.
 - The light of the lamp glimmered in the fog.
Kırmızı lamba tehlike halinde yanar.
 - The red lamp lights up in case of danger.
Kırmızı lamba tehlike halinde yanar.
 - The red lamp lights up in case of danger.
Her lamba büyülü değildir.
 - Not every lamp is magic.
Edison elektrik ampulünü icat etti.
 - Edison invented the electric lamp.
Sokak lambaları yeterli ışık vermez.
 - The street lamps don't give enough light.
Eski lamba loş ışık verdi.
 - The old lamp gave a dim light.
Çok eski bir fener satın aldım.
 - I bought an ancient lamp.