Paniğe yol açmak istemiyorum.
 - I don't want to cause a panic.
Paniğe yol açmak istemiyoruz.
 - We don't want to cause a panic.
Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.
 - The primary cause of his failure is laziness.
Kaza çok fazla ölüme neden oldu.
 - The accident has caused many deaths.
Buna rağmen, bizim hâlâ ağrıların beyin işlemleri tarafından tam olarak nasıl neden olduğu hakkında bilimsel bir açıklamaya ihtiyacımız var.
 - All the same, we still need a scientific account of how exactly pains are caused by brain processes.
Onun işini kaybetmesine neyin sebep olduğunu düşünüyorsun?
 - What do you think caused him to lose his job?
Burada iyi bir amaç için buradayız.
 - We're here for a good cause.
Dikkatsiz araba sürme kazalara neden olmaktadır.
 - Careless driving causes accidents.
Alarm için neden olmadığını anlıyorum.
 - I see no cause for alarm.
Soruna sebep olan sorunun kurbanı olacaktır.
 - Whoever causes trouble will be the victim of the trouble.
Bir trafik kazası, bize bir sürü soruna neden oldu.
 - A traffic accident caused us a lot of trouble.
Yakında hareket artmıyordu. Birçok kişinin cesareti kırıldı ve davadan ayrıldı.
 - Soon the movement was no longer growing. Many people became discouraged and left the cause.
O, davaya hiçbir katkıda bulunmadı.
 - He contributed nothing to the cause.
Bir boşanma duyduğumuzda biz bunun o iki kişinin temel ilkeler üzerinde anlaşmaya varma yetersizliğinden kaynaklandığını varsayıyoruz.
 - When we hear of a divorce we assume that it was caused by the inability of those two people to agree upon fundamentals.
He is fighting for a just cause.