Kent etkinlikle doluydu.
 - The town was full of activity.
Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
 - I have no time to engage in political activity.
Okumak iyi bir faaliyettir.
 - Reading is a good activity.
O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.
 - She devoted herself to the volunteer activity.
Favori yaz etkinliğin nedir?
 - What's your favorite summer activity?
İhracaat sınırları aşan ticari bir etkinliktir.
 - Exporting is a commercial activity which transcends borders.
Tom hiçbir beyin aktivitesi işareti göstermiyor.
 - Tom is showing no signs of brain activity.
Tatoeba, yalnızca imajını kötülemek ve faaliyetini aşağılamak isteyenleri işbirlikçi olarak kabul etmemeli.
 - Tatoeba should not admit as collaborators those who only wish to denigrate its image and demean its activity.