Tom yürüyen insanları gözlemlemeyi sever.
 - Tom likes to observe the people walking by.
Tabiri caizse, o yürüyen bir sözlüktür.
 - He is, so to speak, a walking dictionary.
Yürüyüşe itirazım yok.
 - I don't mind walking.
Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir.
 - Walking is an excellent exercise.
Yürümek iyi egzersizdir.
 - Walking is good exercise.
O yalnız yürümeyi sever.
 - She likes walking alone.
John ve Mary'nin el ele yürüyüşünü izledim.
 - I watched John and Mary walking hand in hand.
O yalnız yürümeyi sever.
 - She likes walking alone.
O tabiri caizse ayaklı bir ansiklopedidir.
 - He's what they call a walking encyclopedia.
Ona ayaklı sözlük derler.
 - He is called a walking dictionary.