a-difficult-situation

listen to the pronunciation of a-difficult-situation
English - Turkish

Definition of a-difficult-situation in English Turkish dictionary

endure the difficult situation
badireyi atlatmak
endure the difficult situation
zorluklara göğüs germek
endure the difficult situation
badire atlatmak
jam
sıkışıklık

Elektrik prizinde sıkışıklık vardı. - There was jam in the electric outlet.

Tom sıkışıklıktan çıkmama yardım etti. - Tom helped me out of a jam.

jam
tutukluk yapmak
get into a difficult situation
müşkül olmak
jam
sıkıştırılma
jam
(Askeri) Tutukluk yapma (silah), karıştırma(k)
jam
(Askeri) TUTUKLUK: Otomatik bir silahta, ateşleme mekanizması gibi bir tertibatın çalışmasına engel olan sıkışıklık veya tutukluk
jam
bir araya sıkışm
jam
{f} yayını bozmak
jam
{f} sıkıştırmak
jam
bozmak
jam
{i} kolay şey
jam
{f} doğaçlama çalmak (caz)
jam
reçel/açmaz/kalabalık
jam
{f} basmak
jam
jam boz/sıkış/sıkıştır
jam
{f} kıstırmak
jam
{i} çocuk oyuncağı
jam
{i} reçel, marmelat
jam
(isim) reçel, sıkışıklık, izdiham, tıkanıklık, kolay şey, basit şey, çocuk oyuncağı
jam
bastırmak
jam
çalışmaz veya işlemez hale gelmek sıkışma
put into a difficult situation
müşkül etmek
English - English
knot
jam
pickle
difficult situation
{i} hard situation, situation that causes difficulty