aşağısına

listen to the pronunciation of aşağısına
Turkish - English
under
down

Tom went down the river in a canoe. - Tom bir kano içerisinde nehrin aşağısına gitti.

Tom went down the river on a rubber raft. - Tom şişme bir bot üzerinde nehrin aşağısına gitti.

(Havacılık) beneath
aşağı
below

He looked down at the valley below. - Aşağıdaki vadiye baktı.

If you have a time, could you translate some sentences below, please? - Aşağıdaki cümleleri çevirebilir misiniz, lütfen?

aşağı
down

The cat on the tree came down to me. - Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.

We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs. - Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.

aşağısına doğru
down

Tom could do nothing but watch Mary being swept down the river. - Tom Mary'nin nehrin aşağısına doğru sürüklenişini izlemekten başka bir şey yapamadı.

Tom and Mary were paddling a canoe down the river the last time I saw them. - Tom ve Mary onları son gördüğümde nehrin aşağısına doğru bir kanoda kürek çekiyorlardı.

aşağı
inferior

Sports cured him of his inferiority complex. - Spor onun aşağılık kompleksini tedavi etti.

The bad thing about inferiority complexes is that the wrong people have them. - Aşağılık kompleksleri hakkında kötü şey onlara yanlış insanların sahip olması.

aşağı
minus
aşağı
lowly
aşağı
lower

The actual price was lower than I had thought. - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.

Hanover is the capital of Lower Saxony. - Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.

aşağı
hedge
aşağı
inferior to

There is no reason for you to feel inferior to anyone. - Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.

aşağı
de
aşağı
second
aşağı
bottom

He examined it from top to bottom. - Onu baştan aşağı inceledi.

Mary cleaned her apartment from top to bottom. - Mary dairesini baştan aşağı temizledi.

aşağı
less

This book costs more or less 20 euros. - Bu kitap aşağı yukarı 20 avroya mâl oldu.

Tom definitely won't work for less than $300 an hour. - Tom kesinlikle bir saat için 300 dolardan daha aşağısına çalışmaz.

aşağı
(Bilgisayar) move down

We saw the parade move down the street. - Geçit töreninin caddeden aşağıya doğru ilerlediğini gördük.

aşağı
de-
aşağı
nether
aşağı
down of
aşağı
down on

The victim's body was lying face down on the rug. - Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.

Tom put two slices of bread into the toaster and pushed down on the lever. - Tom ekmek kızartma makinesine iki dilim ekmek koydu ve kolu aşağı itti.

aşağı
down, downstairs
aşağı
poor in quality, inferior; low in value
aşağı
commonplace, common
aşağı
the lower part, bottom
aşağı
sub

No one should be subjected to such humiliation. - Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.

You can watch movies with English subtitles using this link. - Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.

aşağı
hypo
aşağı
lower, down, inferior; common, mean; less; the lower part, bottom; down, below
aşağı
infra
aşağı
the one below
aşağı
under

My chinese is far from perfect, but I can roughly understand everything he is saying. - Benim Çincem mükemmel olmaktan uzak, ama aşağı yukarı onun söylediği her şeyi anlayabiliyorum.

There was a watermill under the dam. - Barajın aşağısında bir su değirmeni vardı.

aşağı
downward
aşağı
downstairs

Jimmy, breakfast is ready. Come downstairs. - Jimmy, kahvaltı hazır. Aşağıya gel.

We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs. - Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.

ırmağın aşağısına doğru
downstream
ırmağın aşağısına doğru
downriver