My mother did nothing but weep.
- Annem, ağlamaktan başka hiçbir şey yapmadı.
As soon as she saw me, she began to weep.
- O beni görür görmez ağlamaya başladı.
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
The baby ceased crying.
- Bebek ağlamayı kesti.
The baby stopped crying.
- Bebek ağlamayı kesti.
The baby ceased crying.
- Bebek ağlamayı kesti.
I cannot hear such a story without weeping.
- O tür bir hikayeyi ağlamadan dinleyemiyorum.
We were eating while weeping.
- Ağlarken yemek yiyorduk.
She simply wept a river of tears before her father's grave.
- O sadece babasının mezarından önce sürekli ağladı.
He wept over his daughter's death.
- Kızının ölümü üzerine ağladı.
Nobody will cry for him.
- Kimse onun için ağlamaz.
John says when he dies he doesn't want anyone to cry for him.
- John öldüğü zaman hiç kimsenin onun için ağlamasını istemediğini söylüyor.