(gemi

Turkish - English

Definition of (gemi in Turkish English dictionary

(Askeri) navigate

To plan, control and record the position and course of a vehicle, ship, aircraft etc on a journey; to follow a planned course

He navigated the bomber to the Ruhr.

To move from page to page on the internet or within a program by clicking on hyperlinks

It was difficult to navigate back to the home page.

{v} to sail, manage, direct, pilot ships

Used often in relation to internet experiences or CD-ROM facilities, as these often provide non-linear pathways for accessing information or entertainment

– To steer a ship, or to plot the course on which one steers a ship

To move within and between applications by use of buttons and key strokes

To find ones way

Refers to making use of a computer program's interface An interface is a set of commands or menus through which a user communicates with a program A command-driven interface is one in which you enter commands A menu-driven interface is one in which you select command choices from various menus displayed on the screen Graphical user interfaces (GUIs) that use windows, icons, and pop-up menus have become standard on personal computers

Movement by a user from web page to web page within a particular website or between different websites

To move around on the WWW by following hypertext paths from document to document

Shows how visitors will move around within the site

To find one's way around on the World Wide Web by following hypertext links from document to document, and from computer to computer

direct carefully and safely; "He navigated his way to the altar" act as the navigator in a car, plane, or vessel and plan, direct, plot the path and position of the conveyance; "Is anyone volunteering to navigate during the trip?"; "Who was navigating the ship during the accident?

"Surfing the Web " To move from page to page on the Web

Navigation describes the act of browsing or 'surfing' around web pages using various means including following links and entering URLs or addresses to other web pages

To move around on the WWW by following hypertext paths from document to document on different computers

To move around different parts of a Web site by following links On a well designed Web site, navigation is fast and foolproof

To pass over in ships; to sail over or on; as, to navigate the Atlantic

When a ship or boat navigates an area of water, it sails on or across it. a lock system to allow sea-going craft to navigate the upper reaches of the river Such boats can navigate on the Nile. = sail

to move from page to page on the Internet by clicking on hyperlinks

A cargo vessel, bound for Athens, sank in the Mediterranean without a trace. - Atina'ya giden bir yük gemisi, bir iz bırakmadan Akdeniz'de battı.

The vessel was loaded with coal, lumber, and so on. - Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.

This ship is not fit for an ocean voyage. - Bu gemi okyanus yolculuğu için uygun değil.

They are now aboard the ship. - Onlar şimdi gemideler.

(gemi/tren) uğramak

(Ticaret) call at

gemi gezisi

gemi ambarı

dengeleme (gemi yükü)

The paddle steamer is just leaving port. - Çarklı gemi şimdi limandan ayrılıyor.

As good luck would have it, a steamer passed by and they were saved. - Şans eseri, bir gemi geçti ve onlar kurtarıldı.

gemi enkazı

A bad wife turns her husband into a shipwreck. - Kötü bir eş kocasını bir gemi enkazına dönüştürür.

gemi kira kontratı

gemi sürat ölçüsü

gemi yolculuğu yapmak

bindirmek gemi

binmek (gemi/tren)

fob gemi bordasında teslim

(Ticaret) free on board

(Askeri) sloop rig

(Askeri) sailing ship

mercantile vessel

(Askeri) liner

The liner called at Hong Kong. - Yolcu gemisi Hong Kong'a uğradı.

gemi adamı

(Denizbilim) seaman

gemi adamı

(Askeri) shipman

gemi bacası

(Askeri) funnel

gemi batmak

gemi batığı

gemi enkazı

gemi halatı

gemi ile göndermek

(Askeri) ship

gemi inşası

(Askeri) ship building

gemi içinde

gemi içinde

gemi içinde

gemi katibi

gemi merdiveni

Cat ladder, ship ladder

gemi mutfağı

gemi radarı

shipborne radar

gemi reviri

(Askeri) bay

gemi rotası

gemi sahibi

gemi sahibi

(Ticaret) ship owner

gemi sahibi

(Ticaret) carrier

(Askeri) bilge

(Askeri) deck crane

gemi yükü

gidiş geliş (gemi/tren)

kıç tarafta gemi

motorlu gemi

muhasebeci (gemi, uçak)

(Askeri) q ship

yatak (gemi)

yelkenli (gemi)

(Askeri) sailing vessel

yolculuk (uçak, gemi)

yüksek gemi

(Askeri) tall ship

gemi işçisi

gemi enkazı

Remember that we are all in the same boat. - Hepimizin aynı gemide olduğunu hatırla.

The big ship rammed a fishing boat. - Büyük gemi bir balıkçı teknesine çarptı.

gemi adamı

gemi halatı

a line or cable used in warping a ship

gemi halatı

gemi mühendisi

(Gemicilik) Naval architecht, marine engineer

gemi safrası

gemi seyahati

gemi ve sandalların donatılması

rigging of ships and boats

Birleşik Devletler ticari gemi yer tespit rapor sistemi

(Askeri) United States merchant ship vessel locator reporting system

Türk gemi inşa sanayi

(Hukuk) Turkish shipbuilding industry

asker nakleden gemi.

(Askeri) troopship

açılmaya elverişsiz gemi

ağır gemi

(Askeri) heavy boat

balast gemi

naut . empty ship, ship whose hold has been emptied of cargo

battal gemi boat which is difficult

to maneuver, which doesn't handle well

belirlenen gemi

(Ticaret) named vessel

belirtilen gemi

(Ticaret) named vessel

belirtilen gemi

(Ticaret) named ship

bindirme kaplamalı gemi

(Askeri,Teknik) lapstrake

bulaşık gemi ship

with a bad bill of health

dizel makineli gemi

(Askeri) m/s (motor ship)

dizel makineli gemi

(Askeri) motor ship

dizel motorlu gemi

dizel motorlu gemi

dönmek (gemi)

dört direkli gemi

dört direkli gemi

ek gemi ücreti

eğri gemi doğru sefer

(Konuşma Dili) The equipment may leave a lot to be desired but I'll get the job done

fabrika gemi

(Denizbilim) factory vessel

fabrika gemi

(Denizbilim) factory ship

fob gemi güvertesinde teslim

(Ticaret) f.o.b. free on board

frigofirik gemi

refrigerator vessel

ship, boat, vessel, craft; nautical

(Hukuk) ship, vessel

gemi adamı

gemi ambarı

gemi ambarı

gemi ambarı

(Ticaret) hold of a ship

gemi aslanı

gemi aslanı

good-looking but useless person

gemi atalet seyrüsefer sistemi

(Askeri) ship's inertial navigation system

gemi aynalığı

gemi azıya almak

gemi azıya almak

a) to take the bit between one's teeth b) to get out of control

gemi azıya almak

(for a horse) to get the bit between its teeth and run. 2. to take the bit between one's teeth, get out of control

gemi azıya almış

gemi aşçısı

gemi bakkalı

gemi batıran yağmacı

gemi bağlama yeri

gemi bağlama yeri

gemi başı süsü

gemi başına

(Sigorta) any one vessel

gemi bildirgesi

ship's manifest

gemi bordası

ship's side, shipboard

gemi bordası

gemi bölmesi

gemi demiri

gemi deposu

(Ticaret) ship's stores

gemi direği

The mast broke and our ship went adrift. - Gemi direği kırıldı ve gemimiz akıntıya kapılıp gitti.

gemi direğinde

gemi direğine çıkmak

gemi doktoru

gemi donatmak

to rig a ship; to fit out a ship

gemi düzeltme kolu

ship's righting arm

gemi enkazı

Flotsam and Jetsam

gemi enkazı

gemi enkazı

gemi enkazı

gemi enkazı

gemi enkazı

gemi enkazı

gemi enkazı

gemi etkisi

(Askeri) ship influence

gemi evrakı

(Teknik,Ticaret) ship's papers

gemi filikası

ship's lifeboat

gemi gitmek

(the ship) to go

gemi grup komutanı

(Askeri) boat group commander

gemi gözetleme yeri

gemi güvertesi

gemi havuzu

gemi havuzu

gemi hız ölçeri

gemi idare etmek

gemi ile dolaşmak

gemi ile gezmek

to navigate, to sail

gemi ile geçilebilir

gemi ile geçmek

gemi ile gönderme

gemi ile yol almak

gemi ile yola çıkmak

gemi ile yolculuk

gemi ile yolculuk

gemi ile yollamak

gemi indirmek

to launch a ship

gemi inşa mühendisi

gemi inşaatı

gemi inşası

gemi iskeleti

(Askeri) amidship

gemi içinde

gemi içindeki

gemi işletimi

cabotage, coasting trade

gemi jurnali

gemi jurnalı

gemi kaburgası

gemi kanalı

gemi kaptanı

gemi kartı

(Ticaret) shipping cart

gemi kazanı

gemi kazası

gemi kazası geçirmiş

gemi kiralamak

to charter a ship

gemi kontrol numarası

(Askeri) ship control number

gemi kronometresi

marine chronometer

gemi kullanmak

(Hayvan Bilim, Zooloji) shipworm

(Hayvan Bilim, Zooloji) pileworm

(Hayvan Bilim, Zooloji) teredinid

(Hayvan Bilim, Zooloji) terdo

gemi kızağı

gemi kızağı

(Askeri) slip way

gemi kızağı

gemi kızağı

gemi kızağı

gemi kızağı

gemi leşi/enkazı

shipwreck, wrecked ship

gemi mahmuzu

Turkish - Turkish

Definition of (gemi in Turkish Turkish dictionary
gemi adamı: Bir iş sözleşmesine dayanarak gemide çalışan kaptan, subay, tayfa vb. kimselere verilen ad
GEMİ ADAMLARI: (Hukuk) Kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve gemide istihdam edilen diğer kimselerdir
GEMİ JURNALİ: (Hukuk) Her gemide bulunması gereken kaptanın denetimi altında ikinci kaptan
GEMİ KLASI: (Hukuk) Gemilerin sağlamlık derecesine, yapımında kullanılan malzemeye ve işçiliğine göre derecelendirilmesi
GEMİ LEŞİ: (Hukuk) Enkaz halinde olan ve artık tamir kabul etmez durumda bulunan gemi kalıntısı
GEMİ MECLİSİ: (Hukuk) Tehlike durumunda alınacak, önlemleri kararlaştırmak üzere kaptanın gemi zabitlerinden oluşturacağı meclis
GEMİ MÜDÜRÜ: (Hukuk) Donatma iştiraki işlerinin yönetimi için çoğunluk kararı ile atanacak kimse
GEMİ ZABİTLERİ: (Hukuk) Gemide kaptandan başka ve onun denetim ve gözetimi altında çeşitli işleri kumanda eden kimseler
GEMİ ÖLÇÜ BELGESİ: (Hukuk) Geminin büyüklüğünü gösteren ve yetkili makamlarca verilen belge
GEMİ İZİN KAĞIDI: (Hukuk) Geminin sefere çıkabilmesi için liman başkanlığından verilen belge
balast gemi: Ambarlarında yük bulunmayan gemi
buharlı gemi: Buhar gücüyle çalışan gemi
bulaşık gemi: Tayfalarında veya içindeki yolcular arasında bulaşıcı hastalık bulunan gemi
gemi: Su üstünde yüzen, insan ve yük taşımaya yarayan büyük taşıt, sefine
gemi: Buğday sapı öğütülen altında keskin taşlar olan ağaç döven
gemi: Su üstünde yüzen insan ve yük taşımaya yarar büyük taşıt
gemi aslanı: Gösterişi yerinde olduğu hâlde hiçbir işe yaramayan adam
gemi enkazı: Batmış veya hasara uğramış gemiden arta kalanlar
gemi iskeleti: Geminin gövdesinin yapılmasından önceki ana yapısı
gemi leşi: Batmış gemi teknesi
gemi yatağı: Gemileri korumaya elverişli koy
gemi ızgarası: Üstünde gemi yapılan büyük kızak
kazakların kıyılara saldırmada kullandıkları altı düz, yayvan gemi: şAYKA: Türklerin Karadeniz'deki ırmak kıyılarının korunmasında
yelkenli gemi: Yelkenle yürütülen gemi

(gemi

Hyphenation

(ge·mi

Resimler

Google Resimler

History

Favorites

iOS

Android

Windows

Blog

About Us

© 1999-2025 Sesli Sözlük™

20 dilde online sözlük. 20 milyondan fazla sözcük ve anlamı üç farklı aksanda dinleme seçeneği. Cümle ve Videolar ile zenginleştirilmiş içerik. Etimoloji, Eş ve Zıt anlamlar, kelime okunuşları ve günün kelimesi. Yazım Türkçeleştirici ile hatalı Türkçe metinleri düzeltme. iOS, Android ve Windows mobil platformlarda online ve offline sözlük programları. Sesli Sözlük garantisinde Profesyonel çeviri hizmetleri. İngilizce kelime haznenizi arttıracak kelime oyunları. Ayarlar bölümünü kullarak çevirisini görmek istediğiniz sözlükleri seçme ve aynı zamanda sözlüklerin gösterim sırasını ayarlama imkanı. Kelimelerin seslendirilişini otomatik dinlemek için ayarlardan isteğiniz aksanı seçebilirsiniz.