şekli

listen to the pronunciation of şekli
Turkish - English

Definition of şekli in Turkish English dictionary

şekil
{i} figure

I can't make out these figures. - Bu şekilleri anlayamam.

Young girls' desire for slim figures is strong. - Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.

yönetim şekli
regime
şekil
mold
şekil
shape

The old house was in bad shape. - Eski ev kötü bir şekildeydi.

Our political system was shaped by feudal traditions. - Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.

şekil
image
şekil
mould
şekil
form

Communication takes many forms. - İletişim birçok şekiller alır.

Buddha, impressed by the rabbit's efforts, raised him unto the moon and set him in that form forever more. - Tavşanın çabalarından etkilenen Buddha onu aya kadar yükseltti ve onu sonsuza kadar bu şekilde bıraktı.

şekli bozulmak
deformation
şekli bozulmuş
deformed
yapılış şekli
the way
şekil
pattern

Patterns of married life are changing a lot. - Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.

konuşma şekli
speech

It's just a figure of speech. - Bu sadece bir konuşma şekli.

It was just a figure of speech. - O sadece bir konuşma şekliydi.

şekil
{i} contour
arazi şekli
(Çevre) landform
halka şekli
annulation
kanat şekli
(Havacılık) aerofoil
koloit şekli vermek
gel
sandalye şekli
(Kimya) chair form
tane şekli
grain shape
yönetim şekli
(Politika, Siyaset) government
çerçeve şekli
(Bilgisayar) frame shape
ödeme şekli
basis of payment
şekil
printing
şekil
format
şekil
cast
şekil
delineate
şekil
(Tıp) forme
şekil
vein
şekil
conformation
şekil
face

His face is distorted by pain. - Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.

Britain faced dangerously low supplies of food. - İngiltere tehlikeli şekilde düşük gıda malzemeleri ile karşı karşıya idi.

şekil
outline
şekil
line

The refugee crossed the line safely. - Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.

At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up. - Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.

şekil
diagram
şekil
configuration
hareket şekli
(Askeri) course of action
dahili taşıma şekli
(Ticaret) mode of transport inland
devlet şekli
state form
kavunun küçük olgunlaşmamış şekli
The small unripe melon shape
kullanim şekli
Types of use
şekil
{i} wise

A wise man would not act in that way. - Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.

Komuta ve Kontrol Harbinin saldırgan bir şekli
(Askeri) an offensive form of command and control warfare
arama şekli
(Bilgisayar) dial using
baklava şekli
lozenge
baklava şekli
diamond
beklemede uçuş yolu şekli
(Havacılık) holding pattern mode
billur şekli
(Kimya) crystalized form
ceviz şekli
(Botanik, Bitkibilim) nuciform
damar şekli
nervature
damar şekli
(yaprak) nervation
dart şekli
(Havacılık) dart configuration
dağılım şekli
dispersion pattern
devlet şekli
(Politika, Siyaset) form of state
devletin yönetim şekli
polity
etki şekli
(Tıp) mode of action
fındık şekli
(Botanik, Bitkibilim) nuciform
geçit bariyeri şekli
(Askeri) cross-over barrier pattern
giyim şekli
the way of dressing
giyim şekli
clothing style
hilâl şekli
lune
hükümet şekli
polity
jant şekli
(Otomotiv) rim profile
kablo şekli
(Havacılık) cable form
kenger yaprağı şekli
acanthus
komuta ve kontrol harbinin korunmacı bir şekli
(Askeri) a defensive form of command and control warfare
korozyon şekli
(Kimya) corrosion figure
kredi şekli
(Ticaret) credit form
kullanım şekli
usage
kurukafa şekli
death's head
kırınım şekli
(Jeoloji) diffaraction pattern
lirik nazım şekli
ode
mermi yolu şekli
(Askeri) trajectory diagram
münhani şekli
(Askeri) contour pattern
nakliye şekli
(Bilgisayar) shipped via
rapor şekli
(Ticaret) running form
rapor şekli
(Ticaret) report form
rapor şekli
(Ticaret) statement form
santigrat; saat; örtme faktörü; sürünme hattı şekli
(Askeri) centigrade; clock; coverage factor; creeping line pattern
saç şekli
hairstyle
serpinti şekli
(Askeri) fallout pattern
suni arazi şekli
(Askeri) ground patterning
söyleyiş şekli
diction
sürüklenme telafili paralelogram şekli
(Askeri) drift compensated parallelogram pattern
tahsilat şekli
(Ticaret) manner of receipt of recovery
takoz şekli
wedge shape
talep şekli
(Kanun) form of application
tarak şekli
pectinate
tesir şekli
action system
uygulama şekli
mode of administration
yapay arazi şekli
(Çevre) artificial land form
yapma şekli
the way

Tom likes the way Mary makes coffee. - Tom, Mary'nin kahve yapma şeklini sever.

Tom likes the way you do that. - Tom bunu yapma şeklini seviyor.

yaprak şekli
leaf shape
yaprak şekli
leaf form
yapılış şekli
way
yapılış şekli
make
yazı şekli
writing

The writing style is much less complicated in this article. - Yazı şekli bu makalede çok daha az karışık.

yedekleme şekli
(Bilgisayar) how to back up
yemin şekli
(Kanun) form of oath
çalgıyı ağıza yerleştirme şekli
embouchure
ısa amblemi olarak kullanılan kuzu şekli
Agnus Dei
şekil
(Hukuk) modality
şekil
turn

Hanako turned out to be a surprisingly nice person. - Hanako'nun şaşırtıcı şekilde hoş bir insan olduğu ortaya çıktı.

Surprisingly enough, he turned out to be a thief. - Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.

şekil
figure , shape
şekil
way, manner
şekil
diagram, figure, illustration
şekil
semblance
şekil
kind, sort, variety
şekil
morpho
şekil
condition, state
şekil
illustration
şekil
shape, form; diagram, figure; way, manner
şekil
eidolon
şekil
feature
şekil
figuration
şekil
effigy
şekil
shadow
şekil
model
şekil
species
Turkish - Turkish
Biçimle ilgili, biçimsel, formel
ŞEKLÎ
(Osmanlı Dönemi) Şekille alâkalı, şekilce. Dış görünüşe dair
AKDİN ŞEKLİ
(Hukuk) Sözleşmenin hukuk tarafından aranmış bulunan ve bazıları isbat, bazıları sağlıklılık şartı olan biçim kuralları
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) (Şekl) Biçim, dış görünüş. Çehre. Tarz. Formül
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Geo: Bir veya daha fazla hudut vasıtasiyle mahdut ve mahsur olan şey
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Bir adamın tab' ve hevasına muvafık olan şey
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Hey'et
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Muhtelif, müşkil işlerin her biri
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Birşeyin gerek hissedilen ve gerek mevhum sureti
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Şebih ve misil
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Edb: Aruz ıstılahında mısraların sayısına ve kafiyelerin sırasına göre ortaya çıkan şekil
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Suret. Surette benzerlik
ŞEKİL
(Osmanlı Dönemi) Gr: Yazıya nokta, hareke ve i'rab koymak
Şekil
(Osmanlı Dönemi) BÂB
şekil
Bir kavramın, düşüncenin, olayın veya işin değişik oluş biçimi
şekil
Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, biçim: "Dünyayı alıp avcuna bir gün Tanrım / Avcunda bu dünyaya bir şekil ver."- A. N. Asya
şekil
Olma biçimi, durum, hâl
şekil
Anlatım biçimi: "Ne yapıp yapmış, bu havai konuşmayı röportaj şekline sokmuştu."- Y. K. Karaosmanoğlu
şekil
Bir konuyu açıklamaya yarayan resim
şekil
Biçim
şekil
Bir nesnenin dış çizgileri bakımından niteliği, dıştan görünüşü, biçim
şekil
Toplumsal bir bütünün kuruluş biçimi
şekil
Anlatım biçimi
şekil
Bir kavramın, düşüncenin, olayın veya işin değişik oluş biçimi: "Yalnızlığın şekilleri vardır, kimsesiz bir yerde yalnızlık, sosyete ve kalabalık içinde yalnızlık."- R. N. Güntekin
şekil
Bazı matematiksel varlıkların gösterilmesine yarayan resim
şekil
Davranış biçimi, tutum, yol, tarz
şekil
motif