ülkem

listen to the pronunciation of ülkem
Turkish - English

Definition of ülkem in Turkish English dictionary

ülke
country

Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it. - Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.

Holland is a small country. - Hollanda küçük bir ülkedir.

ülke
{i} land

America is a land of immigrants. - Amerika bir göçmenler ülkesidir.

The travelers came from many lands. - Birçok ülkeden gezgin geldi.

ülke
nation

The nation's leaders had no choice. - Ülkenin liderlerinin hiçbir seçeneğim yoktu.

America fancies itself the world's freest nation. - Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.

ülke
(Bilgisayar) country/region
ülke
region

It's the second-coldest region in the country. - Bu, ülkede ikinci en soğuk bölgedir.

It's the coldest region in the country. - Bu ülkede en soğuk bölgedir.

ülke
state

The United States of America is a democratic country. - Amerika Birleşik Devletleri demokratik bir ülkedir.

Vatican City with its 0.44 km² is the world's smallest state. - 0.44 km²'lik Vatikan, dünyanın en küçük ülkesidir.

ülke
(Bilgisayar) st
ülke
home

Tell me what's happening back home. - Bana ülkemde ne olduğunu söyle.

No sooner had the spy returned home than he was told to go to another country. - Casus ülkesine döner dönmez başka bir ülkeye gitmesi söylendi.

ülke
{i} territory

The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao. - Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.

ülke
realm

The king's realm was terrorized by a dragon. - Kralın ülkesi bir ejderha tarafından terörize edildi.

ülke
the country

While the civil war went on, the country was in a state of anarchy. - İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.

Both of my parents were brought up in the country. - Ebeveynlerimin her ikisi de ülkede yetiştirildiler.

ülke
country; domain
ülke
soil
ülke
clime
ülke
country (a political state)
ülke
(Hukuk) country, territory
ülke
domain

It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain. - Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.

ülke
bourne
ülke
amiability
Turkish - Turkish

Definition of ülkem in Turkish Turkish dictionary

Ülke
diyar
Ülke
toprak
ülke
Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket: "Artık vatan toprağı, Rumeli'deki hudutlarından Anadolu'daki hudutlarına kadar yekpare bir ülke olmuştur."- Y. K. Beyatlı
ülke
Herhangi bir özelliği yönünden düşünülen bölge
ülke
Bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü, diyar, memleket
ülke
Devlet
ülke
Herhangi bir özelliği yönünden düşünülen bölge: "Dünyanın gelişmiş, gelişmemiş ülkelerini tek tek geziyorum."- H. Taner
ülke
Devlet: "Vicdan hürriyetine riayet eden tek ülke Osmanlı İmparatorluğu idi."- F. R. Atay