örgülü

listen to the pronunciation of örgülü
Turkish - English
Turkish - Turkish
Örgüsü olan, örgü biçiminde bulunan: "Külahının altındaki örgülü beyaz saçlarını tutup koparmak ... ihtiyacını duydu."- Ö. Seyfettin. Örülmüş
Örülmüş
Örgüsü olan, örgü biçiminde bulunan
örgülü pilav
Tavuk ve tavuk ciğerinin kısık ateşte pişirilmesinden sonra pirinç, tereyağı, fıstık, un ve yumurta karışımıyla hazırlanan bir pilâv türü
örgü
örülmüş saç
örgü
Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum
örgü
Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi veya çatısı
örgü
Yapı
örgü
Örülerek yapılmış olan, örme
örgü
İletişim, ulaşım vb.nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi, ağ
örgü
Tığ, şiş veya özel makineyle ilmiklerin yan yana getirilmesiyle örülerek yapılmış şey
örgü
Bazı sinir veya damarların birbirine geçip dolaşmasından ortaya çıkan oluşum. İletişim, ulaşım vb.nin ülke yüzeyinde yayılmış biçimi, ağ
örgü
Yapı: "Batı Avrupa medeniyeti bütün dış ve iç örgüleriyle bana ilk defa orada ayan olmuştu."- Y. K. Karaosmanoğlu
örgü
Örülmüş saç bölüğü, belik
örgü
Örme işi veya biçimi. İlmiklerin özel makinede veya tığ, şiş yardımıyla yan yana getirilmesiyle örülen şey: "İstediğiniz kadar tel örgü engelleri koyunuz."- F. R. Atay. Örülmüş saç bölüğü, belik: "Başı yemenili, saçları iki örgü, ayağı takunyalı sarışın bir köylü kızı bana sordu."- R. H. Karay
örgü
Taş, tuğla vb şeylerle yapılmış duvar
örgü
Örme işi veya biçimi
örgü
Diyarbakır'a özgü bir peynir cinsi
örgü
Konunun ana çizgisi, oyunun işlenişi veya çatısı. Örülerek yapılmış olan, örme
örgü
Dokumacılıkta atkı ve çözgü ipliklerinin, dokumayı oluşturacak biçimde belli bir desene göre kesişmesi