öldürür

listen to the pronunciation of öldürür
Turkish - English
kills

Time is a great teacher, but unfortunately it kills all its pupils. - Zaman müthiş bir öğretmendir, ama ne yazık ki tüm öğrencilerini öldürür.

Love kills happiness, happiness kills love. - Aşk mutluluğu öldürür, mutluluk aşkı öldürür.

third-person singular of kill
plural of kill
öl
{f} deceased

A monument has been erected to the memory of the deceased. - Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.

The Emperor prayed for the souls of the deceased. - İmparator ölülerin ruhları için dua etti.

öl
pass away

The patient may pass away at any moment. - Hasta herhangi bir anda ölebilir.

We won't let you pass away. - Ölmene izin vermeyeceğiz.

öl
{f} dying

There were cars burning, people dying, and nobody could help them. - Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.

Dying is not the opposite of living: we spend our life living while we don't spend our death dying. - Ölüm yaşamın zıttı değildir: biz ölümümüzü ölürken geçirmezken hayatımızı yaşarken geçiririz.

öl
{f} die

Dalida died from an overdose of sleeping pills. - Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.

My father died of cancer. - Babam kanserden öldü.

öl
decease

Fadil was found deceased in his apartment. - Fadıl evinde ölü bulundu.

A monument has been erected to the memory of the deceased. - Ölen kişinin anısına bir anıt dikildi.

öl
perish

If a mouse only has one hole, it will soon perish. - Bir farenin sadece tek bir deliği varsa, kısa sürede ölür.

All they that take the sword shall perish with the sword. - Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.

öl
died

My father died of cancer. - Babam kanserden öldü.

Dalida died from an overdose of sleeping pills. - Dalida aşırı dozda uyku hapından öldü.

Turkish - Turkish

Definition of öldürür in Turkish Turkish dictionary

öl
ıslaklık, nem
öl
Toprağın nemi
öl
Toprağın nemi, yaşlık, höl