ödünç alma

listen to the pronunciation of ödünç alma
Turkish - English
borrowing

Borrow and return, then you can borrow again. Borrow and don't return, and then the borrowing gets difficult. - Ödünç al ve geri ver, sonra tekrar ödünç alabilirsin.Ödünç al ve geri verme ve sonra ödünç alma zorlaşır.

Is there any chance of my borrowing your typewriter? - Daktilonuzu ödünç almamla ilgili bir ihtimal var mı?

(Ticaret) debt raised
(Ticaret) borrow

Mary does not let her sister borrow her clothes. - Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.

He never borrows nor lends things. - O, şeyleri asla ödünç almaz ya da vermez.

loan
ödünç almak
borrow

Whose bicycle did you want to borrow? - Kimin bisikletini ödünç almak istedin?

One way to get money was to borrow it. - Para almanın bir yolu onu ödünç almaktı.

ödünç almak
to borrow

One way to get money was to borrow it. - Para almanın bir yolu onu ödünç almaktı.

I'd like to borrow fifty dollars from you. - Senden elli dolar ödünç almak istiyorum.

ödünç almak
borrow from
ödünç al
borrow

Mary does not let her sister borrow her clothes. - Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.

Can I borrow your car? - Arabanı ödünç alabilir miyim?

ödünç al
{f} borrowed

Would you mind if I borrowed your car? - Arabanı ödünç alabilir miyim?

I borrowed this comic from his sister. - Bu komedi filmini onun kız kardeşinden ödünç aldım.

ödünç almak
barrowed
ödünç al
borrowing

He regretted borrowing the book from her. - Ondan kitabı ödünç aldığına pişman oldu.

Is there any chance of my borrowing your typewriter? - Daktilonuzu ödünç almamla ilgili bir ihtimal var mı?

ödünç almak
take on loan
ödünç almak
raise a loan
Turkish - Turkish
iktibas
Ödünç almak
iktibas etmek
Ödünç almak
(Osmanlı Dönemi) İKTİBAS