His opinion is in conflict with mine.
 - Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
No one dares to contradict his employer for fear of being fired.
 - Kovulma korkusundan kimse işvereni ile çelişmeye cüret edemez.
The minister contradicted his own statement.
 - Bakan kendi ifadesiyle çelişti.
Layla's conflicting testimony confused the court.
 - Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.
Native speakers can give you conflicting information about what is or is not correct in their language.
 - Yerli konuşmacılar dillerinde doğru olan veya olmayan şey hakkında çelişkili bilgiler verebilirler.
His opinion is in conflict with mine.
 - Onun fikri benimkiyle çelişiyor.
I have conflicting feelings about my childhood.
 - Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.