çeliş

listen to the pronunciation of çeliş
Turkish - English
conflict with

His opinion is in conflict with mine. - Onun fikri benimkiyle çelişiyor.

contradict

My life's a contradiction. - Hayatım bir çelişkidir.

The minister contradicted his own statement. - Bakan kendi ifadesiyle çelişti.

{f} conflicting

Layla's conflicting testimony confused the court. - Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı.

Tom had conflicting feelings. - Tom'un çelişkili duyguları vardı.

{f} conflict

Tom is feeling conflicted. - Tom çelişkiye düşmüş hissediyor.

His behavior conflicts with what he says. - Onun davranışı söylediği ile çelişiyor.

çel
tempted
Turkish - Turkish

Definition of çeliş in Turkish Turkish dictionary

çel
Yeni biçilmiş ot