The baby screamed all night.
 - Bebek bütün gece çığlık attı.
She screamed with horror as someone took hold of her arm.
 - Birisi onun kolundan tuttuğunda o korkudan çığlık attı.
A cry arose from the crowd.
 - Kalabalıktan bir çığlık yükseldi.
The crowd was screaming.
 - Kalabalık çığlık atıyordu.
When he entered the building, he was frightened by a sudden cry.
 - O, binaya girdiğinde, ani bir çığlık sesiyle korkutuldu.
A cry arose from the crowd.
 - Kalabalıktan bir çığlık yükseldi.
Tom was screaming and yelling.
 - Tom çığlık atıyordu ve bağırıyordu.
When we reached the summit, we all yelled out into the void.
 - Zirveye vardığımızda hepimiz çığlık attık.
I saw an alien! shrieked Tom. Really? quipped Mary.
 - Tom Bir uzaylı gördüm! diye çığlık attı. Mary Gerçekten mi? diye espri yaptı.
There was shouting and confusion everywhere.
 - Her yerde çığlık ve kargaşa vardı.
Suddenly, I heard shouting.
 - Aniden bir çığlık duydum.
The owl gave a loud screech.
 - Baykuş yüksek sesle çığlık attı.
Sami heard a screech.
 - Sami bir çığlık duydu.
Tom was screaming and crying.
 - Tom çığlık atıp ağlıyordu.
Layla just started screaming and crying.
 - Leyla çığlık atıp ağlamaya başladı.
Tom opened his mouth to scream.
 - Tom çığlık atmak için ağzını açtı.
Yelling and screaming is not going to get you anywhere.
 - Bağırmak ve çığlık atmak seni hiç bir yere götürmez.
Tom could hear screaming.
 - Tom çığlık atanı duyabildi.
The wind sounds scary, like screaming ghosts.
 - Rüzgar, çığlık atan hayaletler gibi korkutucu geliyor.
Çığlık çığlığa koşarak uzaklaştı - She ran away screaming.