Definition of : unable to do well at a particular task or thing. useless is mildly insulting in English Turkish dictionary
- useless
- {s} yararsız
İnkâr etmek yararsız olacaktı.
-Denial would have been useless.
Tüm çabalarımın yararsız olduğu ortaya çıktı.
-All my efforts turned out to be useless.
- useless
- işe yaramaz
Veri tamamen işe yaramaz.
-The data was completely useless.
John sahtekâr satıcının işe yaramaz bir makine parçasını alırken onu kandırdığını iddia etti.
-John claimed that the dishonest salesman had tricked him into buying a useless piece of machinery.
- useless
- {s} faydasız
Tom'un yeni aleti harika ama faydasız.
-Tom's new gadget is cool, but useless.
İnsanların söylemek istemediği şeyleri tercüme etmek faydasızdır.
-It's useless to translate things that people don't want to say.
- useless
- havacıva
- useless
- ham
- useless
- beş paralık
- useless
- malayani
- useless
- {s} kullanışsız
Onun önerileri tamamen kullanışsız.
-His suggestions are completely useless.
Doğada hiçbir şey kullanışsız değildir.
-Nothing in nature is useless.
- useless
- yaraksız
- useless
- uselessnessfaydasızlık
- useless
- {s} beyhude
- useless
- {s} boşuna
Doğa hiçbir şeyi boşuna yapmaz.
-Nature does nothing uselessly.
- useless
- uselesslyfaydasızca
- useless
- {s} nafile
- useless
- abes
Related Terms
Definition of : unable to do well at a particular task or thing. useless is mildly insulting in English English dictionary
- useless
I tried my best to make him quit smoking, but my efforts were useless. He now smokes six packs a day.