O, sözlerini dikkatle seçmek zorunda kaldı.
 - She had to choose her words carefully.
Şapkasını seçmek uzun zaman aldı.
 - She took a long time to choose her hat.
İstediğinizi seçebilirsiniz.
 - You may choose what you like.
Beğendiğin herhangi bir kitabı seçebilirsin.
 - You may choose any book you like.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
 - Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
 - They want to choose their mates by their own will.