Sana söyleyecek bir hayli şeyim var.
- I have a great deal to tell you.
Bunun hakkında bir hayli düşündüm.
- I've thought about this a great deal.
Tom bize senin hakkında epeyce şey söyledi.
- Tom has told us quite a bit about you.
Tom Mary'den epeyce yaşlı.
- Tom is quite a bit older than Mary.
Onun konuşması onun çok şey bildiğine beni inandırdı.
- His talk led me to believe that he knows a great deal.
Yapacak çok işim var.
- I have a great deal to do.
Ona oldukça çok borçluyum.
- I owe him a great deal.
O, oldukça çok kazanır.
- He earns a great deal.