Türkisch - Englisch
Definition von zîndan im Türkisch Englisch wörterbuch
- zindan
- dungeon
It took Tom three hours to clear that dungeon.
-O zindanı temizlemek Tom'un üç saatini aldı.
When I am queen, I will lock up Tom in the dungeon.
-Kraliçe olduğum zaman, Tom'u zindana kilitleyeceğim.
- zindan
- limbo
- zindan
- hist. prison; close, dark prison, dungeon
- zindan
- bagnio
- zindan
- dungeon; dark place
- zindan
- close, dark place; dungeon-like place
- zindan
- oubliette
- zindan etmek
- to make (a place) seem like a prison to, make (a place) a prison for, make (a place) a place of misery for
- zindan kesilmek 1
- (for a place) to get very dark. 2. suddenly to become like a prison to (someone)
- zindan olmak
- to become like a prison to, become a place of misery for (someone)
- zindan
- dark place
- dünya zindan olmak
- to be in great distress
- dünya zindan olmak
- to be in great distress, to lead a dog's life
- dünyayı zindan etmek
- to lead sb a dog's life
- dünyayı zindan/zehir etmek
- to make life unbearable for
- hayatı zindan etmek
- lead smb. a dog's life
Relevante Übersetzungen
Türkisch - Türkisch
Definition von zîndan im Türkisch Türkisch wörterbuch
- ZİNDAN
- (Osmanlı Dönemi) f. Karanlık, yeraltı hapishânesi. Sıkıntı ve karanlık yer
- zindan
- Tutuklu veya hükümlülerin içine konulduğu kapalı yer
- zindan
- Çok karanlık ve sıkıntılı yer
- zindan etmek
- yaşanmaz, huzursuz, rahatsız, zevk alınmaz bir duruma getirmek
- zindan olmak
- Yaşanmaz, huzursuz, rahatsız, zevk alınmaz duruma gelmek
- Zindan
- (Osmanlı Dönemi) MUHÎS
- Zindan
- (Osmanlı Dönemi) CA'CA'
- bir yer zindan olmak
- Yaşanmaz, huzursuz, rahatsız, zevk alınmaz duruma gelmek
- bir yeri birine zindan etmek
- yaşanmaz, huzursuz, rahatsız, zevk alınmaz bir duruma getirmek