Türkisch - Englisch
Definition von yatkın im Türkisch Englisch wörterbuch
- {s} prone
According to a study, big women are more prone to have twins.
-Bir araştırmaya göre, büyük kadınlar ikizleri olmaya daha yatkındır.
- inclined
Tom is inclined to be lazy.
-Tom tembel olmaya yatkın.
- leaning to one side; deteriorated, stale; apt (to do sth), inclined, capable
- (something) which has deteriorated with disuse
- recipient
- (something) which is leaning to one side; (ship) which is listing
- bent
- susceptible to; predisposed to
- (someone) who is inclined to, who favors
- stale
- leaning to one side
- vulnerable
- prone to
According to a study, big women are more prone to have twins.
-Bir araştırmaya göre, büyük kadınlar ikizleri olmaya daha yatkındır.
- capable
- apt
One is apt to forget his own faults.
-Kişi kendi hatalarını unutmaya yatkındır.
You are apt to be forgetful.
-Unutkanlığa yatkınsın.
- supple
- (Biyoloji) amenable
- yatkın olmak
- tend
- yatkın olmak
- incline
- akla yatkın
- rational
- akla yatkın
- sober
- eli işe yatkın, becerikli, usta
- hand, tend to work, skilled craftsmen
- akla yatkın
- reasonable
- akla yatkın
- rational, advisable, plausible
- akla yatkın
- probable
- akla yatkın
- earthly
- akla yatkın
- sane
- akla yatkın hale getirme
- rationalization
- akla yatkın olmama
- inadvisability
- akla yatkın olmama
- flimsiness
- eli işe yatkın
- handy
- eli yatkın
- skilled
- eli yatkın
- handsome
- eli yatkın
- skilled (at), apt (at)
- eli yatkın
- inclined
- eli yatkın
- deft
- eli yatkın olmak
- get the feel of it
- ince işe yatkın
- natty
- usa yatkın
- reasonable, sensible
Relevante Übersetzungen
Türkisch - Türkisch
Definition von yatkın im Türkisch Türkisch wörterbuch
- Bir yana eğilmiş, yatık. Çok durmaktan sağlamlığını yitirmiş, çürük
- Bir işte yetenekli, becerikli: "Dolap çevirmeye, şantaj mesleğine ne kadar yatkın, ne kadar elverişli idi ise, bu yeni konusunda da öyle olacağa benziyordu."- T. Buğra
- Bir yana eğilmiş, yatık
- Yetenekli, becerikli
- Benimsemiş, alışmış, eğilimli
- Benimsemiş, alışmış, eğilimli: "Yadırgamaya yatkındı; ama görmüştü kızın oyununu."- A. İlhan
- Çok durmaktan sağlamlığını yitirmiş, çürük
- dili yatkın
- Yabancı bir dili kolaylıkla öğrenme yeteneği olan
- eli yatkın
- Elle yapılan işlerde becerikli (kimse)
Relevante Übersetzungen
yatkın
Silbentrennung
yat·kınAussprache
Resimler
Historie
Favoriten