Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.
- Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür.
Not all men are created equal.
- Bütün insanlar eşit yaratılmaz.
A nation creates music — the composer only arranges it.
- Bir ulus kendi müziğini yaratır - besteci yalnızca onu düzenler.
God created the world.
- Allah dünyayı yarattı.
Human beings are created to create things.
- İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
A young Kyrgyz woman, creating a miracle with her own hands in Moscow, amazed the Dagestanis.
- Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı.
The separatist movement is creating conflict within the country.
- Ayrılıkçı hareket ülke içinde çatışma yaratıyor.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
- Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.