O, bir araştırmacı olmayı planlıyorum dedi.
- He said, I plan to become a researcher.
Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.
- The researchers use the portal to enter into a different part of the universe.
O bilgin büyük bir bilimsel keşif yaptı.
- That scholar made a great scientific discovery.
O büyük bir siyasetçi ve dahası iyi bir bilgin.
- He is a great politician, and, what is more, a good scholar.
O bir alim ve şairdir.
- She is a scholar and poet.
Yarım-doktor seni ve yarım-din alimi inancını öldürür.
- A half-doctor kills you and a half-religious scholar kills your belief.
Burslar artık geçen yıl olduğu gibi bu yaz aynı öğrencilere verilmedi.
- This summer, no scholarships were awarded to students who received one last year.
Eileen çok iyi bir öğrenciydi. O Syracuse Üniversitesinde okumak için bir burs kazandı.
- Eileen was a very good student. She earned a scholarship to attend Syracuse University.
A Shakespearean scholar.
He is numbered among the greatest scientists in the world.
- Er wird zu den größten Wissenschaftlern der Welt gezählt.
Few scientists understand the theory of relativity.
- Nur wenige Wissenschaftler verstehen die Relativitätstheorie.