which a traveler carries with him on a journey; luggage

listen to the pronunciation of which a traveler carries with him on a journey; luggage
Englisch - Türkisch

Definition von which a traveler carries with him on a journey; luggage im Englisch Türkisch wörterbuch

baggage
{i} bagaj

Adımına dikkat et, yoksa bagajda yoculuk yapacaksın. - Watch your step, or else you will trip on the baggage.

Uçuş JL 123 için bagajı nerede bulabileceğimi bana söyleyebilir misiniz? - Could you tell me where I can find the baggage for flight JL 123?

baggage
{i} civelek kız
baggage
baggage master bagaj memuru
baggage
{i} bagaj, yolcu eşyası
baggage
(Askeri) eşya (bagaj)
baggage
{i} ordu yükü
baggage
{i} moruk (Argo)
baggage
işvebaz kız
baggage
{i} sevimsiz yaşlı kadın
baggage
ABD bagaj
baggage
{i} valiz

Benim yalnızca bu valizim var. - I only have this baggage.

Kyoko benim için valizimi taşıyacak kadar yeterince kibardı. - Kyoko was kind enough to carry my baggage for me.

baggage
{i} şımarık kadın
baggage
{i} haspa (Argo)
baggage
canlı genç kadın
baggage
{i} yol eşyası
Englisch - Englisch
baggage
which a traveler carries with him on a journey; luggage
Favoriten