veli̇'

listen to the pronunciation of veli̇'
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Kabuğunda olan hurma çiçeği
VELİ
(Osmanlı Dönemi) Sıddık
VELİ
(Osmanlı Dönemi) Evliya
VELİ
(Osmanlı Dönemi) Sahib, mâlik
VELİ
(Osmanlı Dönemi) Muin. Muhafaza eden
VELİ
(Osmanlı Dönemi) Baba. Babanın babası, cedde de denir
VELİ
(Hukuk) Velayet hakkına sahip bulunanlardan her biri, bunlar ana ve/veya babadır
VELİ
(Osmanlı Dönemi) Küçük çocukların hâlinden mes'ul kimse
VELİ
(Osmanlı Dönemi) Fık: Hayatını mücadelelerle ve azimet ve fevkalâde bir zühd ve takva ile ibadet ve taata sarfederek kendisinden Allah'ın (C.C.) izniyle gaybdan haber vermek ve gaybî ahvali keşfetmek gibi ilmî ve kevnî hârikalar zuhura gelen zât. Allah'a (C.C.) manevî yakınlık kesbetmiş olan şerif zât
VELİ
(Osmanlı Dönemi) Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) isimlerinden birisi
veli
Bir çocuğun her türlü durum ve davranışlarından sorumlu olan kimse
veli
(Osmanlı Dönemi) evliyâ, büyük zühd ve takva sahibi, günahlardan çok kaçınan ve zamanını ibâdet ve. taatte sarfeden, Allah'ın izniyle gaybdan haber verebilen ve kerametler gösteren kimse
veli
Ermiş, eren, evliya
veli
Ermiş, eren, evliya: "Anadolu'da, hele Rumeli'de her yol üstünde, her tepede görülen türbelerde yatan veliler..."- Y. K. Beyatlı
Lateinisch - Englisch

Definition von veli̇' im Lateinisch Englisch wörterbuch

veli
sail, covering
veli
curtain (vela vento dare => sail away)
Deutsch - Englisch