He became a national hero.
- O ulusal bir kahraman oldu.
I think it's highly unlikely that we'll ever get any help from the national government.
- Ben, ulusal hükümetten herhangi bir yardım almamızın çok olası olmadığını düşünüyorum.
This national treasure can be seen by the public only once a year.
- Bu ulusal hazine yılda yalnızca bir kez halk tarafından görülebilir.
The Japanese fiscal authorities are weighing measures to restore public confidence in their economic management.
- Japon mali otoriteleri ekonomik yönetimlerinde ulusal güveni yenilemek için önlemleri tartıyorlar.
Hunting is forbidden in national parks.
- Avlanmak ulusal parklarda yasaktır.
The Yosemite national park is one of the most beautiful places on Earth.
- Yosemite Ulusal Parkı dünyadaki en güzel yerlerden biridir.
Estonia has its own hymn.
- Estonya'nın kendi ulusal marşı vardır.