Ona yetişmek için adımlarımı hızlandırdım.
- I quickened my steps to catch up with her.
Bir adım ileriye ilerle.
- Move forward one step.
Hol kaygan, bu yüzden adımlarına dikkat et.
- The hallway is slippery, so watch your step.
Tom adımlarını yeniden izledi.
- Tom retraced his steps.
Tom'un ayak parmaklarına basmak istemiyorum.
- I don't want to step on Tom's toes.
Tom'un amacı Mary'nin ayağına basmak değildi.
- Tom didn't mean to step on Mary's foot.