to wonder; to be astonished

listen to the pronunciation of to wonder; to be astonished
Englisch - Türkisch

Definition von to wonder; to be astonished im Englisch Türkisch wörterbuch

strange
tuhaf

Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar. - Private detectives were hired to look into the strange case.

Onun düğünü hakkında bir şey bilmemen tuhaf. - It is strange that you know nothing about her wedding.

strange
{s} garip

Onlar orada garip bir hayvan gördü. - They saw a strange animal there.

Garip bir keşif yaptılar. - They made a strange discovery.

strange
{s} yabancı

Buralarda bir yabancıyım. - I'm a stranger in these parts.

Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı. - A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.

strange
{s} acayip

İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar. - People no longer consider it strange for men to let their hair grow long.

Bu evle ilgili acayip bir şey var. - There's something strange about this house.

strange
{s} bilinmeyen

Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır. - His hobby is collecting strange butterflies.

strange
{s} acemi
strange
yabancılık
strange
yadırgı
strange
acayiplik
strange
görülmemiş
strange
şaşılası
strange
tecrübesiz
strange
alışık olmayan
strange
{s} işe yabancı
Englisch - Englisch
strange